Henry Kissenger 1970’lerdeki Çin ziyareti sırasında Başkan Mao’ya “Fransız devrimi konusunda ne düşünüyorsunuz” diye sorar. Mao, biraz düşündükten sonra “konuşmak için henüz erken” yanıtını verir. Kissenger aslında 1968 gençlik olaylarını kastetmektedir. Oysa Mao ustaca bir manevrayla 1789 Fransız Devrimi’ni referans alarak cevap vermiştir. Böylece binlerce yıllık doğu öğretisini Amerikalılara hatırlatır. Mao, tarihi olayların çok uzun yıllar sonra bile bambaşka sonuçlar doğurabileceğini ima etmektedir. Zira doğu öğretisine sahip devletler, güçlü bir rakiple yaşadığı çatışmaları uzun yıllara yayarak, ortaya çıkacak yeni sonuçları lehine kullanma stratejisi izler. Buradaki en büyük avantajları, binlerce yıllık siyasi, kültürel ve askeri hafızalarıdır. Bunları Savaş Sanatı öğütleriyle sistemli hale getiren Sun Tzu, “nehir kenarında yeterince beklersen, düşmanlarının cesetleri yüzerek gelir” diye ifade etmiştir
STRATEJİK MALİYET
İran’ın İsrail’e saldırısı da benzer bir strateji barındırıyor.
Şöyle ki; daha önce hiçbir savaş ya da çatışmada kullanılmamış yeni bir teknolojiyi kullanan ülke, başarılı olsa bile stratejik olarak bir maliyetle karşılaşır. Çünkü artık düşmanlarınız veya rakipleriniz yeteneklerinizi öğrenmiş demektir. Ve bu yeteneği aşmanın yollarını o andan itibaren geliştirmeye başlar. Yani geleneksel silahlarla yapabileceğiniz bir saldırıda en yeni teknolojinizi kullanıyorsanız bu durum sizin için stratejik bir dezavantaja dönüşür.
İran’ın saldırısında seçilen hedefler, saldırının ölçeği ve kullanılan silahlar, İsrail’i, dolayısıyla ABD’yi, bölgedeki kapasitesini açığa çıkarmaya zorladı. Üstelik İran bunu Rus ve Çin teknolojik altyapısıyla yaptı.
KÜRECİK’TEN GELEN SİNYAL
İran, İsrail’in bilmediği silahları kullanmadı; ancak İsrail’in katmanlı füze savunma sisteminin nasıl çalıştığına, ABD’nin bölgede nerelerde tesisleri olduğuna, bunların hazırlık ve reaksiyon sürelerine dair neredeyse eksiksiz bir haritaya sahip oldu. Elbette buna Malatya-Kürecik Radar Üssü’nün işlevi de dahil.
İran Devrim Muhafızları Ordusu Nükleer Merkezleri Koruma Birlikleri Komutanı Tuğgeneral Ahmad Haktaleb, 18 Nisan’da yaptığı açıklamada “İsrail’in nükleer tesisleri tespit edildi” derken aslında bunu kastediyordu.
Uzun Gazze savaşının neden olduğu bölgesel gerilimi de eklediğimizde, bu durum İsrail için çok büyük bir stratejik maliyet.
TERSİNE MÜHENDİSLİK
İran saldırısının sadece tiyatro olduğunu söyleyenler, orduların askeri stratejiye karşı taktik varyasyonları nasıl değerlendirdiğine ilişkin bağlamı görmezden geliyor. Zira düşmanın pozisyonu hakkında bilgi toplamak bazı durumlarda yaptığınız saldırıdan çok daha değerlidir.
Daha da önemlisi, İran artık bu saldırıdan elde edilen tüm bilgileri tersine mühendislik yoluyla çok daha ölümcül bir şekilde kullanabilir. Üyesi olduğu Şangay İşbirliği Örgütü’nde nükleer silahlara sahip Çin, Rusya, Hindistan ve Pakistan’ın da bulunduğunu aynı parantezde ele almak gerekir. Dolayısıyla ABD ve İsrail, mevcut angajmanlarını değiştirmek ve yeniden tasarlamak zorunda kalacak.
YIPRATMA SAVAŞI
İsrail tarafı, ABD’yi de içine çekeceği hızlı bir savaşı öngörüyor. İran ise uzun yıpratma savaşıyla İsrail’in caydırıcılık kabiliyetini aşındırmayı, İsrail’i Araplar ve ABD için çok maliyetli bir müttefik haline getirmeyi planlıyor. İran, Mao’nun Amerikalılara hatırlattığı, şarkın yüzyıllara dayanan devlet pratiğinin sabrına güveniyor.
Kim ne derse desin, İran, tarihte ilk defa kendi topraklarından İsrail topraklarını doğrudan hedef alan bir saldırı gerçekleştirdi. Saldırının bu özelliği yanında, alarm durumunda düşman güçlerin koreografilerine dair önemli bilgiler sağladığı da muhakkak. Mavi Marmara saldırısında ölen Türk vatandaşlarına karşılık İsrail’den ‘kan parası’ alıp susanların, bugün İran’la dalga geçmesi ise ayrı bir komedi.
Özer Çetinkaya